-Yürek Taşıyan Yollardan Hikayeler -3-
Günden güne daralır mı zincirimiz Azizler
O dedikodu etmiş
O falana filansın demiş
O yalancı imiş
Beriki makama tayin olmuş
Ötekisi ticarete atılmış
Vakti yok imiş
Eee herkesin imtihanı var
Girecek tabi
Çalışmayı terk etsinler de senin boş lafını mı dinlemeye gelsinler daim
Değil mi?
Eee ne yapalım o vakit
Gelenin yeri hazır gidenin yolu
Ahaliye mi kızalım o vakit
Düşünene!..
Belaya maruz kalan kim?
Bir başkasının sınavı bir başkasına da bir sınav mıdır o vakit
Sınavdır
Eee sınav var ise uygun yanıtı vermek icap eder
Demek bülbül değil kargadır öten
Hakikatten şakımaz
Kötülükleri haber eder çığlık çığlık demek
Millet imtihana hazırlanır
Sen de bir düşün
Senin imtihanın nedir o vakit
İmtihan ne iledir?
Bela ile
Bela nedir o vakit?
Sualdir
Maksat nedir sualden?
Cevap almaktır
O da yetmez doğru cevap almaktır sorudan maksat
Kimisi mal ile mülk ile
Tarla ile bağ ile
Kimisi para ile pul ile
Kimisi makam ile mevki ile
Kimisi dert ile kimisi derman ile
Bülbül de karga ile
Neden kimse toplaşmaz benim sesime
Ne olacak bülbülün belası dinlenen karganın sadası
Amma ne demiş atalar
Sabır ile dut yaprağı Atlastan kumaşa döner
Hele sabır hele dur
Mevlam neyler neylerse güzel eyler
Dersiniz ki şimdi gene ne anlatır bu ihtiyar
Ne anlatıverir bu bize belli değil
Size Hz.Eyyüp’ ün hikayesinden anlatıverdim mi daha evveli
Eyyüp A.S İshak A.S oğlu İlyas’ ın evladındandır.
Hz İsa’ nın doğumundan 8 asır evvel ömür sürmüş
Validesi de Hz. Lut evladından imiş
Şam taraflarında bir çok serveti ve evladı var idi
Eşi de Yusuf A.S ın oğlu Efrahim in kızı Rahime idi
Hz. Eyyüp bolluk içinde yaşar idi
Amma her daim yoksulu gözetir düşküne ihsanda bulunur idi
Hem serveti hem mezhebi bol idi
Taki bu hal üzere 80 sene ömür sürdü
Derken geldi çattı soru
Bir gün gece ailesi uyurken evi çöktü
10 tane evladına mezar oldu hanesi
Kalbi dağlandı
Ciğeri yandı Eyyüp’ ün
Amma devam eder idi bela
Bir sabah uyandı ki bütün vücudu çıbanlar içinde kalmış idi Eyyüp’ün
Kuzeyden güneyden doğudan batıdan hiç bir tabip yarasına merhem bulamadı
Gün geçtikçe bütün vücudunu kapladı çıban
Amma dut yaprağı gibiydi Hz. Eyyüp
Nasıl ki dut yaprağı Atlastan kumaşa döner iken şikayet etmez
Şikayet etmedi halinden tek bir nefeste dahi
Yıllar geçti derlerki 18 sene boyunca vücudu bu yaralar içinde görülmez oldu
Tabipler çaresiz
Merhemler faidesiz oldu
Bir gün karısı Rahime vardı huzuruna
Ey Eyyüp dedi yetmez mi bu çektiğin çile
Bir dua et de Rabbim seni bu musibetten bu beladan kurtara
O karısı Rahime ki 18 sene Eyyüp A.S yanından bir nefes ayrılmadı
İmtihan bir Eyyüp’ e olacak değil ya onun sınavı da bu idi belliki
Lafı dolandırdık gene
Hz. Eyyüp eşine döndü buyurdu
“Ey kalbimin ışığı” dedi
“Ben bunu nasıl dilerim Rabbimden
O ki bana 80 sene evlatlarımla zengin bir hayat verdi
Şimdi az biraz zora koştu diye ona nasıl isyan ederim
Bekleyelim ki 80 sene dola.
Hele ödeşelim sonra talep edelim arzu eder isek
O cömerttir bunu dahi kabul buyurur
Amma şimdi isteme benden bunu” dedi
Soruya muhattap olan Eyyüp, imtihana giren ashabı
Şeytan boş durur mu!..
Eee kızmamak lazım, Şeytan’ nın vazifesi de Şeytanlık etmek
Vazifesini yaptı diye kızmak olur mu?
Hemen dolaşmaya başladı Eyyüp’ e inananlara
“Eee hani peygamber idi bu
Hani mucize
Biz bekleriz ki kör çocuğumuzun gözlerini aça
Kötürüm anamızı ayağa kaldıra
Amma bu aciz kendi yarasının kurdunu ayıklar”
Tabi tabi
Haklı adamlar
Böyle peygamber mi olur
Vücudu 20 senedir yara bere içinde derman olamaz kendine
Haklılar
Bu ne biçim peygamberdir böyle
Yaraya sözü geçmeyenin iki cihana mı sözü geçecek
Tek tek terk etmeye başladılar Eyyüp’ ü
Bundan bize bir amman yok dediler
Bu hal eşi Rahime’ yi pek üzmekte idi
Eyyüp dedi ki
“Haklılar
Demek ki hakikatı şakımaz dilimiz
Demekki kargayız
Kötülükleri çığırırız çığlık çığlık”
Nasıl devam eder kıssa
Seneler geçer
Vücudunu sarıp bedenini kurda boğan çıbanlar
Taa ki gelip onun kalbine ve diline bulaşırlar
İşte o vakit kalbine ve diline ulaştığı zaman ceraat
Açar ellerini ve Rabbin’ e yakarır Eyyüp
“Yarrabbi der senden gelen sefa gelir
Amma bela dilime ulaşmıştır kalbime bulaşmıştır
Zarar artık banadır”
Kitaplarda yazar ki diline dahi kalbine yaraları ulaşan Eyyüp Rabbine dua etti
Ondan şifa diledi
Oysa nedir işin aslı
İşin aslı Eyyüp derki
“Artık dilimle gerçeği halka şakıyamaz oldum
Dilimle şakıdığımı gönlümle ikrar edemez oldum”
Dilden maksat söz kalpten maksat ikrar olsa gerektir
Yoksa el kadar ette ne keramet ola ki
Bu halde dilimle ne sana zikir edebilir
Ne de dilimle zikrettiğimi kalbim tasdik edebilir
Şifa sendendir şifa Yarabbi der
Hemen kendisine bir nida gelerek denilmiş ki
“Başını kaldır ya Eyyüp duan kabul olundu
Ayağını yere vur”
O da vurmuş
Yerden bir su kaynayıp çıkmış
Onunla yıkanmış Hz. Eyyüp
Dışındaki hastalıktan bir eser kalmamış
Ayağını tekrar yere vurmuş
Başka bir su gözü çıkmış yerden
Ondan içince de içersinde hastalık adına hiçbir şey kalmamış
Tamamen sıhhat olup kendisine gençlik ve güzelliği yeniden geri gelmiş
Ve daha sonra vefat eden evlatlarının iki misli evladı dünyaya gelmiş
Soruya uygun yanıt verende ki
Bu yanıtta sabır imiş o vakit
Sabırla dut yaprağı Atlastan kumaşa dönüvermiş
Eee ne demiş erenler
“Tırtılın yolun sonu dediğine
Usta kelebek dermiş..”
Yürek Taşıyan Yollarda Yürüyen Bir Gezgin
Celal Buğra Demirel
www.bugrademirel.com
-Yürek Taşıyan Yollardan Hikayeler -2-
Gafillere!.. Şeytan nerdedir?
Şeytan, Tekkede Mekke’de
Nerde olacak?
Hem Tekkede hem Mekke’de
Ne türlü pislik var, içine doldurursun da
Tekkenin dört duvarını, Kabe’nin taşını mı aşamaz, o Şeytan!
Taş insanı Şeytan’dan koruyaydı, Bağdat çarşısında kuyumcuda satılırdı.
Size Beyazıd-ı Bestami’nin Hac’da başına gelenleri anlatı verdim mi daha evveli?
Hz. Yola revan olmuş,
Yıldızları rehber tutmuş, çölleri aşmış, varmış Mekke’ye
Kabe-i Muazzama da tavafını etmiş,
Hac farizesini bitirmiş, Kabe’nin avlusundan çıkarmış ki,
Bir de baksın, Kabe’nin kapısında İblis,
Kapıya yaslanmış, kolunda, bileğinden dirseğine kadar at yularları,
Hz hemen tanımış tabi
Ehrullah Şeytan’ı gördümü bilir,
O ayrı mesele onun yeri değil şimdi…
Bestami Hz leri de tanıyı vermiş tabi hemen
Şaşırmış!
Bu İblisin Kabe’nin kapısında ne işi vardır diye düşünmüş
Demiş “Sen ne ararsın burda?”
Şeytan da dirseğine kadar sıra sıra yularları göstermiş
“Benimkiler içerde tavaf ederler, bitirmelerini beklerim,
Sonra vurup yularları, binip sırtlarına gidicem demiş.”
Bunun üzerine, Beyazıdı Bestami Hz leri, şöyle bakmış İblise
“Ben de varmıyım o beklediklerinin arasında” demiş,
İblis de ona bakmış, şöyle bir alaya alır gibi gülüvermiş,
Derken eğilivermiş kulağına “sana yularsız da binerim” demiş
Yaa işin gerçeği bu Buğra Efendi,
Sen ne buyurursun bakalım mesele hakkında?
“Estağfurullah Şeyhim”
Neyse, velhasıl kelam, gel zaman git zaman
Beyazıdı Bestami, memleketine dönmek için Mekkeden çıkmış
Yola revan olmuş yine
Çölleri, vahaları aşmış, gene çölleri aşmış derken, bir dere kenarına gelmiş
Hz sıvamış paçalarını, tam dereyi geçecek, bir de bakmış ki
Derenin kenarında, bir ağacın altında, gözleri ağma, ihtiyar, aksakallı bir dede oturur,
Varmış yanına, hal hatır sormuş
İhtiyar “gözlerim görmez oğul, Hac’dan dönerim, ben bu suyu geçemem” demiş,
Beyazıd-ı Bestami Hz leri, üzüntü duymuş, bu aksakallı, aciz ihtiyara
Hemen almış onu sırtına ve dereye girmiş, su biraz kabarmış
Bata çıka derenin karşına geçerlerken, tam ortasına gelmişler ki
İhtiyar, kulağına eğilivermiş Bestami Hz lerinin
“Ben sana yularsız da binerim, demedim mi?” demiş…
Şeytan nerdeymiş?
Şeytan’ı arar isen, Tekkede ara Mekke’de ara
Bana ulaşmaz deye de, kibirlenme
Yularsız biniverirler işte böyle
Haşa ki ister isen, Beyazıdı Bestami ol
Mesele burda, Tekkenin de Mekkenin de insanın içinde olduğunu bilmekte
“Ne yerlere ne göklere sığdım
Mümin kulumun kalbine sığdım”
Buyur! Nedir manası başka?
O sebepten, her ne arar isen,
Tekkede Mekke’de arama,
Dön içinde ara,
Tekke de sende Mekke de….
Yalnızca Yürek Taşıyan Yollarda Yürüyen Bir Gezgin
Celal Buğra Demirel
www.bugrademirel.com
-Yürek Taşıyan Yollardan Hikayeler -1-
Ben size Hz.Süleyman ile Aşık Karıncanın hikayesini anlatı vermişmiydim?
Vaktiyle Hz. Süleyman, bir gün yolda gider iken bir karınca sürüsüne rast geldi. Karıncaların hepsi, saygılarından huzuruna koştular. Bir an onlarca, yüzlerce, binlerce karınca Süleyman’nın huzuruna vardı.
Fakat karıncalardan birisi hemen gelemedi.Yuvasının önünde bir toprak tepecik var idi. O tepeyi düzeltebilmek için toprak zerrelerinden her birini yüklenip yüklenip taşımakta idi.
Hz. Süleyman hemen o karıncayı yanına çağırdı. Karınca seyirtti vardı huzuruna.
Hz.Süleyman “Ey karınca dedi! Görürüm pek kuvvetli sayılmazsın. Nuh’un ömrüyle Eyyûb’un sabrına sahip olsan yine de bu tepeyi kaldırmaya güç yetiremezsin. Böyle bir iş, senin gibisinin kol kuvvetiyle yapılamaz. Bu tepeyi sen kaldıramazsın.”
Karınca da dile geldi hemen “Sultanım!” dedi, “bu yolda ancak himmetle yürünebilir. Sen benim yaratılışıma bakma. Himmetimdeki yüceliğe bak. Benden ayrı bir karınca var. İçimdedir dışımdadır her yanımdadır ama göremem onu. Fakat beni aşk tuzağına çekti. Bana dedi ki: ‘Sen şu toprak tepeyi dümdüz yol yaparsan ben de senin yolundan bu ayrılık kayasını kaldırır, seninle düşer kalkarım.’ Hemen şimdi ben de bu işe bel bağladım. Bu toprağı taşımaktan başka çarem yok. Bu toprağı kaldırır, tepeyi dümdüz edersem onun vuslatını elde edebileceğim. Bunun uğruna çalışıp çabalarken ölebilirim, ama hiç olmazsa yalan yere bir davaya kalkışmış sayılmam!”
Ya işte böyle canlar. Aşkı karıncadan öğren! Bu yolda hal böyle. Bir karınca bir aslanın kulağını çekip yere çalmakta onu. Bura hakikat meydanı. Burda işler böyle. Bu meydanda karınca aşk ile kaldırıp aslanları yere serer. Aşksızlar birer ceset nefes alıp veren. Aşıklar cesetlerinden sıyrılmış, göğe merdiven dayamış.
Yürek Taşıyan Yollarda Yürüyen Bir Gezgin
Celal Buğra Demirel
www.bugrademirel.com